Ak Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar 28 Şubat sürecine ilişkin sorgulamanın sadece askerle sınırlı kalmayıp o dönemde görev yapmış Süleyman Demirel gibi isimlerinde bilgisine başvurulması gerektiğini söyledi. Tayyar ayrıca başbakan’ın PKK’nın silah bırakmasına ilişkin açıklamasını ise tarihi bir açıklama olarak nitelendirdi.
Ak Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar 28 Şubat sürecine ilişkin soruşturmaya bakıldığında sürecin ağırlıklı olarak batı çalışma gurubu üzerinden yürütüldüğünü , soruşturmanın askerlerle sınırlı kalması halinde bunun gerçek anlamda bir 28 Şubat soruşturması olduğunu söylemenin doğru olmayacağına vurgu yaptı.
SORUŞTURMA BATI ÇALIŞMA GRUBU İLE SINIRLI KALMAMALIDIR
Gerçek manada bir 28 Şubat soruşturması yapılacaksa medya, sermaye, sivil toplum kuruluşları gibi diğer ayaklarının da mutlaka soruşturulması gerekir. Soruşturmanın seyri buralara uzarmı, uzamazmı, ne tür gelişmeler olur bunu bilemiyoruz ancak şu ana kadar izlenen yönteme baktığımızda daha çok Batı Çalışma Grubu odaklı bir soruşturmadan söz etmek mümkün. Umut ediyorum ki bu soruşturma Batı Çalışma Grubu ile sınırlı kalmaz diğer ayaklarına da uzanır. Bunun usulünü ve yöntemini de soruşturmayı yöneten savcıdır. İlave olarak o dönemde görev yapan bizatihi olayların akışına yön veren ve etkileyen Süleyman Demirel gibi isimlerin de mutlaka bilgisine başvurulması gerekir diye düşünüyorum. Bu bilgi tanık sıfatıylamı olur, şüpheli sıfatıyla mı olur, evinde mi ifadesine başvurulur yoksa savcılığa mı çağrılır onu bilemiyorum ama bunu belirleyecek olan soruşturmayı yürüten savcılardır. Eğer o dönemdeki karanlık hadiseleri aydınlatmak gerekiyorsa mutlaka Süleyman Demirelin’de ifadesine başvurmak gerekir.
PKK SİLAH BIRAKIRSA HÜKÜMET CİDDİ ATIMLAR ATABİLİR
Sayın Başbakanımızın PKK’nın silah bırakmasına yönelik yapmış olduğu açıklamaları tarihi bir açıklama olarak değerlendiriyorum. Türkiye çok kritik bir evrede ve bu kürt meselesini çözmek için elini çabuk tutmak zorundadır. Eğer biz kısa vadede radikal çözüm önerileri üretip bu meseleyi çözersek PKK’yı marjinal hale getirirsek Türkiye’yi mevcut prangalarından kurtarırız diye düşünüyorum. PKK ve KCK operasyonları uzunca süre devam etti ve bununla birlikte bazı reform çalışmaları oldu. Gelinen noktada bir sonuca ulaşabilmek için PKK’nın silahları bırakması gerekiyor. PKK silahları bırakır ise barış ortamında hükümet çok önemli hamleler yapabilir. Anayasa’da, Türk Ceza Kanununda, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda, Terörle Mücadele Kanunu ve ilgili bir çok kanunda düzenlemeler yapılabilir. Neler olabilir konusunda tartışılır, konuşulur ancak bununla ilgili hükümetin bir ön hazırlığı vardır. Kürtçe’nin seçmeli ders olarak okutulması, Anayasa’da farklı dil ve lehçelerin güvence altına alınması gibi reformlar olabilir. Eğer bu barış ortamı tesis edilebilirse ben inanıyorum ki Türkiye’nin gündemine genel af’ta gelebilir. Örgütü yöneten 250-300 kişilik yönetici kadrosu üçüncü ülkelere transfer edilebilir, kalanlar için düz ovada siyaset yapma imkanı sağlanabilir ama sonuç itibariyle bu sonucu doğurabilecek gelişmelerin yaşanması gerekir. Bu konuda hükümetimize tabiki görev düşüyor ancak bununla birlikte kürt kökenli kardeşlerimize ve onlar adına siyaset yapan BDP’ye de çok önemli görevler düşüyor. İnşallah sayın Başbakanımızın çağrısını olumlu algılarlar ve eylemler durur. Sıkılmış yumruklarla ve gıcırdatılan dişlerle barış türküsü söylenemez. Hep birlikte bir barış ortamının tesis edilmesini istiyorsak önce akan kanın durması ve silahların durması gerekir. Bu durmazsa barış çabalarının sonuca ulaşması çok zor gözüküyor, o nedenle sayın başbakanımızın açıklamasını tarihi olarak görüyorum.