Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF), mevsim itibari ile kenelere karşı dikkatli olunması gerektiğine dikkat çekerek kırsal alanlara gidenleri veya tarım alanında çalışanları uyarıyor. Aile Hekimi Dr. Emine Gezer Özden, keneyi çıplak elle kendiniz çıkarmaya çalışmayın diyor.
AHEF Basın Komisyonu üyelerinden Dr. Emine Gezer Özden, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi’ni anlatarak kenelere karşı dikkatli olunması yönünde uyardı. Özellikle de içerisinde bulunduğumuz yaz aylarında açık havada oturma, kır alanlarına gitme tercihlerinin arttığını belirten Dr. Emine Gezer Özden hastalığı, “Kırım- Kongo Kanamalı Ateşi keneler tarafından taşınan Bunyoviridea ailesinde, Nairovirus grubundan, tek sarmallı bir RNA bir virüsle oluşan, ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlarla taşınan) karakterli bir bulaşıcı hastalıktır” şeklinde tanımladı.
“Hastalık ilk olarak 12. yy’da Tacikistan’da tanımlanarak, 1944-1945 yıllarında Rusya’nın Kırım bölgesinde, ürün toplamaya yardım eden Sovyet askerlerinde görüldü. 1956 yılında da Zaire’de ateşli bir hastada Kongo virüsü tespit edilmesi üzerine, bu iki hastalığın etkeninin aynı olduğu belirlendi ve hastalık Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi olarak adlandırıldı.”
Dr. Emine Gezer Özden, ülkemizde ilk olarak 2003 yılında tanı konularak tespit edilen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’ne özellikle de kenelerin aktifleştiği ilkbahar ve yaz aylarında sık rastlandığına dikkat çekti. “Tokat, Sivas, Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Erzincan, Yozgat gibi Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde bulaşıcı kene türünün yaşam alanları ile ilgili olarak Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığını görmekteyiz. İnkübasyon (hastalık oluşturma) süresi kenenin vücuda tutunmasından sonra yaklaşık 1-3 gündür. Ancak 9 güne kadar uzayabilmektedir. İlk belirtileri ateş, baş ağrısı, kas ağrıları, karın ağrısı, iştahsızlık, kusma, ishal, halsizlik gibi şikayetlerdir. Daha sonra boğazda, yüzde ve gözlerde kızarıklık olabilir. Daha ileri vakalarda deride ciddi morarma, burun kanaması ve ileri olgularda iç organlarda kanamalar şeklinde seyrederek karaciğer, böbrek ve dolaşım yetmezliği sonucu ölüme neden olabilmektedir.”
Hastalığın spesifik bir tedavisi veya aşısı bulunmadığına değinen Dr. Özden, tedavinin esasını ise destek tedavi seçeneklerinin oluşturduğunu söylüyor. “Sıvı elektrolit bozukluklarının düzenlenmesi, oksijen desteği, gelişebilecek ikincil enfeksiyonların tedavisi önem arz etmektedir. Yüzde 4-5 oranında ölümcül seyretmektedir. Hastalığın görülmesini azaltabilmek için kene popülasyonu pestisit kullanımı gibi yöntemlerle azaltarak kontrol etmek çok önemlidir. Ayrıca tarım ve hayvancılık alanında çalışan kişilerin de alacakları önlemler ile hastalığın yaygınlaşmasının önüne geçilebilir.”
Dr. Emine Gezer Özden, hastalığın yaygınlaşmasının önüne geçilmesinde alınabilecek önlemleri ise şöyle sıralıyor:
1. Tarla, bağ, bahçe, piknik alanları vb. kırsal alanlara giderken veya hayvansal faaliyet içeren alanlarda bulunurken vücudu örten ve açık renkli giysiler giyilmeli.
2. Bu gibi riskli alanlardan dönüldüğünde kendisini ve çocuklarını kene yönünden kontrol etmeli.
3. Eğer vücutta kene tespit edilirse en yakın sağlık kuruluşuna başvurularak kenenin derhal çıkarılması sağlanmalı. Kene ne kadar çabuk vücuttan uzaklaştırılırsa hastalığın bulaşma riski o kadar azalmaktadır. Çıplak elle asla müdahale edilmemeli, keneyi çıkarmak için vazelin, alkol, kolonya, sıcak kibrit, sigara basma gibi uygulamalar asla yapılmamalı.
4. Önce eldiven giyip, mümkün olduğunca derinden cımbız veya forseps kullanılarak, kenenin kafa ve ağız parçaları ile birlikte parçalamadan çıkarılmaya çalışılmalıdır.
5. Kene ısırmasından sonra 10 gün içerisinde baş ağrısı, kusma, kas ağrıları gibi belirtilerle karşılaşılması halinde mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Dr. Emine Gezer Özden, yeşil alanlarda keneye karşı dikkatli olunması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. ”Kentlerden kırsal bölgelere gittiğimiz veya kentlerde olsak bile piknik alanlarını sıkça tercih ettiğimiz bu bahar ve yaz aylarında, karşı karşıya kalabileceğimiz böylesi bir hastalığı tanımak ve önlemlerimizi alarak korunmaya çalışmak ve yapabileceğimiz uygulamaları bilerek ona göre davranmak her zaman kendi sağlımızı korumamızda çok önem taşımaktadır.”