Demokrat Parti Eski Gaziantep İl Başkanı İş adamı Erdal Hamavioğlu gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Demokrat Parti geçmişi ve geleceği olan bir partidir diyen Hamavioğlu, Suriye gerçeğinin Gaziantep’e 1 milyar dolar kaybettirdiğini, komşularımızla olan sıkıntının her geçen gün çığ gibi büyüdüğünü söyledi.
İş Adamı Erdal Hamavioğlu Gazetemize yaptığı açıklamada şunları söyledi; Ben Demokrat Partiden istifa etmedim, partideki görevimden istifa ettim. Ben Demokrat Partinin hali hazırda kayıtlı üyesi ve aynı zamanda delegesiyim. Ben şahsım adına merkez sağ düşünceye sahip bir kişiyim ve partimizin çizgisi de yıllardan beri bellidir. Ben Demokrat Partide olmaktan gurur duyuyorum. Bazı kişilerle olan görüş ayrılığımız ve birilerinin önünü açabilmek adına o günlerde partimde ki görevimden ayrılmam gerekiyordu ve bende böyle yaptım. Yeni il başkanımız benim çok sevdiğim ve partinin duayenlerinden bir tanesidir. Kendisinin il başkanı olması adına çok çaba sarf ettim, çünkü Demokrat Partinin emin ellerde olması gerekiyordu. Kendisi partinin kurucularından ve geçmişte birçok kademede görev yapmış birisidir. Resmiyette olmasa bile biz kendisinin her zaman emrine amadeyiz, verilecek her türlü görevi yapmaya hazırız.
YEREL SEÇİMLERDE DEMOKRAT PARTİ AĞIRLIĞINI KOYACAKTIR
Önümüzdeki mahalli seçimlerde Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi Gaziantep’te de Demokrat Parti ağırlığını hissettirecektir. Genel seçimler ile mahalli seçimler birbirinden çok farklı boyuttadır ve ikisinin birbirinden ayırt edilmesi gerekir. Genel seçimlerde vatandaşımızın ortak kanaati oyunun boşa gitmemesi düşüncesidir. Oysaki Türkiye genelinde Demokrat Partinin kayıtlı 7 milyon civarında üyesi vardır. Parlamentoda bulunan bir siyasi partinin 3.5 milyon civarında kayıtlı üyesi varken bizim 7 milyon üyeyle parlamentoda olmamamız çok ilginçtir. Mahalli seçimlerde baraj sıkıntısı olmadığı için Gaziantep ve diğer illerde Demokrat Partinin başarılı bir sonuç alacağını düşünüyorum. Biliyorsunuz İslahiye Belediyesinde Demokrat Parti kazanmıştı, Nizip’te ise nahoş olaylar neticesinde Demokrat Partinin almış olduğu seçim çeşitli sebeplerle kaybedildi. Bu dönemde Nizip’te güçlü bir adayımız var. Sayın Coşkun Akkaya Nizip’te Belediye Başkan Adayımız, kendisi yaklaşık 1 yıldır büyük bir eforla çalışma içerisinde. Ben öyle tahmin ediyorum ki gerek merkezde gerekse ilçelerde Demokrat Parti en iyi neticeyi alacaktır.
DEMOKRAT PARTİ İLE AK PARTİ ARASINDA DOKU UYUŞMAZLIĞI VARDIR
Demokrat Partinin Ak Parti ile birleşmesi gibi bir durumun olması mümkün değildir. İki siyasi partinin birleşebilmesi için dokuların tutması gerekir. Ak Parti bizimle aynı düşüncede olan bir parti değildir. Ak Partinin misyonu ile Demokrat parti uyuşmamaktadır. Ak Parti Saadet Partisi ile Has Parti ile birleşebilir ancak buna bizde dahil olmak üzere diğer siyasi partiler ile birleşme olasılığı sıfırdır. Ben değiştim demekle insan değişmez. Değişilmediğinin en büyük örneği Numan Kurtuluş’un Ak Parti kadrosuna katılmasıdır. Daha düne kadar başbakan hakkında olmadık sözler sarf ediyorsunuz ondan sonra gidip o siyasi partinin şemsiyesi altında siyaset yapıyorsunuz. Demek ki insanlar için rant bazı şeylerden daha önemli. Bizim böyle bir düşüncemiz yok ve olacağını da zannetmiyorum. Çünkü Demokrat Parti Türkiye’yi 50 yıl idare etmiş bir siyasi partidir, bizim liderlerimiz ve düsturumuz bellidir. Demokrat Partinin eski başkanlarından, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu Sayın Cindoruk döneminde partiden ihraç edilmiştir. Süleyman Soylu sayesinde Demokrat Parti özellikle ekonomik anlamda ciddi kayıplara uğramıştır. Ben İl Başkanlığı dönemimde Süleyman Soylu ile bire bir konuştum ve görüştüm. Kendisi Başbakan hakkında çok ciddi sözler sarf eden birisi. Sonrasında neler değişti de Soylu Ak Partiye katıldı. Mevki, makam, rant işin içine girince her şey değişiyormuş. Tabiî ki bu doğru değil, ben bir şeyi benimsemiyorsam, bunun sonucunda bana Cumhurbaşkanlığı da verseler bildiğim doğrulardan şaşmam.
SURİYE SORUNU GAZİANTEP’E 1 MİLYAR DOLAR KAYBETTİRDİ
Sayın Başbakan’ın göreve geldiği 2002-2010 yılları arasında bizim Suriye ile ciddi şekilde ilişkilerimiz gelişmişti. Sayın Başbakan Esed ile görüşmesinde kızı ve eşini de götürmüş, yapılan görüşmelerde birbirlerine 4 sefer sarılmışlardı. Sürekli dostluklarının baki olduğu, aynı düşüncelere sahip olduklarını belirtiyorlardı. Bizim bu coğrafyada, 785 bin Km2’lik alanda en büyük sınır komşumuz Suriye’dir. Suriye bizim yıllarca kız alıp verdiğimiz, ticaret yaptığımız, gezmeye gittiğimiz ve ilişkilerimizin olduğu bir ülkedir. Ortada hiçbir sebep ve gerekçe yokken biz Suriye’ye silah çeker hali geldik. Bunun gerekçesi şudur; bazı dış ülkelerin Türkiye Başbakanı’nı taşeron olarak kullanmak istemesi ve Başbakan’ında buna müsaade etmesidir. Düne kadar kardeşim dediği Esed, bugün zalim, diktatör olmuş durumda. Ticaret Odası verilerine göre Gaziantep’in Suriye ile olan ticaretinde yıllık 1 milyar dolar ticari kayıp vardır. Geçmişte Irak’ta bir savaş oldu ve buradan en büyük mükâfatı alan ülke Amerika oldu. Irak’ta bir kadın Başbakana mektup yazmıştı, “gelin artık bizim canımızı alın, biz Amerikalıların çocuklarını doğurmak istemiyoruz” demişti. O gün Irak’a gitmeyen Başbakan, Suriye’de birden bire kahraman kesildi.
DARBELERDEN EN ÇOK RAHATSIZ OLAN PARTİYİZ
Bizim partimizin adı Demokrat Parti ve herkesin öncelikli olarak demokrasiye inanması gerektiğini savunan bir partiyiz. 28 Şubat sürecinde Refah-Yol hükümetinde rahmetli Erbakan ile Tansu Hanım vardı. 28 Şubat sürecinde tankların yürüyüşünden en çok rahatsız olan siyasi parti bizdik. Biz herkes için demokrasiyi savunan bir partiyiz. Biz parlamentoya asker müdahalesine karşıyız. Ancak biz diktatörlüğe de karşıyız. Mısır’da yapılan askeri müdahalenin son derece yanlış olduğunu, kabul edilmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Demokrasi ile idare edilen bir ülkede darbeler kadar abes bir durum yoktur. Ancak şu da bilinmelidir ki, artık dünya aşırı dinciliği, aşırı milliyetçiliği kabul etmemektedir. Mısır’da yaşananlar aşırı dinci oluşumdur. Burada yapılan müdahalenin en büyük nedeni budur. Geçmişte Humeyni rejimi gibi bir yapının oluşmasıdır. Sayın Başbakan genelde %50 oy almış olabilir, ancak Ak Partiye oy vermeyen kalan %50’lik kesiminde Başbakanı olduğunu unutmalı ve onların fikirlerine de değer vermeli ve saygı göstermelidir. Ben yaptım oldu mantığı olmamalıdır ve olamaz. Bizim insanlarımız geçmişte %92 ile Kenan Evren Anayasasına evet dedi ve şimdilerde bu Anayasa’ya hayır deniliyor. Mecliste olan veya olmayan tüm siyasi partiler bir araya gelerek istişare yapılmalı ve sağlıklı bir karar alınmalıdır. Her şeye referandum yapılacak diye bir şey yoktur. Artık en küçük şeylerde bile referandum tartışmaları yapılmaktadır.
70 MİLYAR DOLAR NEREYE GİTTİ?
2002-2012 yıllarında Cumhuriyet Tarihinin en fazla özelleştirmesi yapılmıştır. Biz özelleştirmeye karşı değiliz, keşke kurumların birçoğu özelleştirilse. Ancak, yaklaşık olarak 70 milyar dolar civarında özelleştirmeden alınan bir para var ve bu paranın nereye gittiği belli değildir. Bu satışların genel ayağı olduğu gibi bir de yerel ayağı var. Gaziantep’te fıstık araştırmanın arazisinin ayan beyan nasıl satıldığını herkes biliyor. Sayın Belediye Başkanının çekleri alıp Başbakana götürdüğünü herkes biliyor. Şimdi bu olaylar o kadar meşru hale geldi ve ben yaptım oldu felsefesine dönüştü ki anlamak mümkün değil. Gezi olayları bunun en son noktasıydı. İnsanlarda yetki olabilir, ancak mülk kimdeyse Süleyman o değildir. Gezi parkı olayı Taksim’de ağaç kesilmesi olayı değildir. Bu olay “ananı da al git”, “askerlik yan gelip yatma yeri değildir”, “bana şu kadar kişi oy verdi” “içki yasağı” gibi kendini beğenmişlik, diktatörlük olayıdır. Gezi olayları halkın artık dolduğu noktadır. Gezi olayları dış güçlerin, faiz lobisinin bir oyunu kesinlikle değildir, insanların dolduğu ve taştığı bir noktadır. Bakın Gaziantep’te tartışılan konulardan biriside Kamil OCAK Stadyumunun yeridir. Tamam şehrin içindeki stadyum yıkılabilir, stadyum şehrin dışında olabilir. Ancak getirip şehrin tam ortasına AVM yapmanın da bir mantığı yoktur. Fuar alanındaki trafik keşmekeşliği ortadayken oraya Forum Alışveriş Merkezi yapılıyor. Bir şeyler yapılırken alt yapı ve sosyal alanların düşünülmesi lazım. Gaziantep’in denizi yok, bizim en güzel alanlarımız, rahatlayacağımız, gezeceğimiz yerler yeşil alanlarımız. Gaziantep’in mantalitesini, fizibilitesini bilen bir insan stadyumun yerine AVM yapmaz. Stadyum alanı sosyal içerikli alana dönüştürülmelidir. Çağdaş ülkelerde AVM’ler şehrin dışındadır. Real ve Praktiker Gaziantep’e ilk geldiğinde bunlar neden şehrin dışına kuruyor demiştik. Çünkü yabancı sermaye bunun böyle olması gerektiğini biliyor, ancak bizimkiler her ne hikmetse AVM’leri getirip şehrin içine dikiyorlar. Umarım gelecek herkes için hayırlı olur.”