Yaşamın çoğu alanında insanlar başkasını tanımlarken ya da kendisinin tanımlanmasında bazı hayvan isimleri kullanır. Ya kızar kızdırılır, ya da sevinir sevindirir. Hayvan türü önemlidir?
Bunun yanında insan doğası itibariyle ya kendi cinsinden ya da hayvanlardan ders te alır.
Dişi aslan
Hayvanlar bir gün, Kim daha çok çocuk doğurabilir? diye çekişmeye başlarlar. Hep birlikte dişi aslana gidip danışırlar.
Sen kaç çocuk doğurabiliyorsun, diye sorarlar aslana. Bir, diye yanıtlar dişi aslan. Fakat ben aslan doğururum.
Dersimiz; Nitelik nicelikten önemlidir.
Yengeç ile annesi
Neden böyle yan yan yürüyorsun yavrum? diye sorar anne yengeç çocuğuna. Düzgün yürüsene, der.
– Pekala anne, der çocuk.
– Sen önümden düzgün yürü, ben seni takip ederim.
Dersimiz: hareketler sözlerden önde gelir
Aslan, Koyun, Kurt ve Tilki
Aslanın biri, bir koyunu yanına çağırır ve nefesinin kokup kokmadığını sorar.
Eve, diye yanıtlar koyun. Aslan bu yanıta kızar ve koyunu oracıkta parçalar.
Daha sonra kurda seslenip yanına çağırır, ona da aynı soruyu sorar.
Hayır, diye yanıtlar kurt korkudan. Ancak o da yağcılık yaptığı için aslanın öfkesinden kurtulamaz.
Sıra tilkiye gelmiştir. Aynı soruyu tilkiye de sorar. Tilkinin yanıtı şöyle olur;
– Üzgünüm, üşütmüşüm biraz, o yüzden burnum koku almıyor.
Dersimiz: akıllı kişi tehlikeli durumlarda konuşmaz.
Kazlar ve Turnalar
Kazlar ve turnalar, bir gün aynı tarlada yiyecek ararlarken birden yanlarına yaklaşmaya çalışan avcıyı fark ederler. Turnalar daha çevik ve hafif oldukları için hemen uçarlar. Oysa kazlar ağır hareket ettikleri için avcıdan kurtulamazlar.
Dersimiz: yakalananlar her zaman suçlu olanlar değildir.
Hasta geyik
Yaşlı bir geyik hasta düşer ve daha rahat otlayabilmek için güzel otlarla dolu bir çalılıkta yaşamaya başlar. Her hayvanla iyi geçindiği için pek çok hayvan sık sık geyiğin ziyaretine gelir.
Zamanla her gelen hayvan bu güzel otlardan tatmaya başlayınca, kısa süre sonra tüm otlar biter. Geyik hastalıktan kurtulur ama yiyecek hiçbir şey kalmadığı için bir süre sonra açlıktan ölür.
Dersimiz: Bazen iyi şeyler paylaşıldıkça bitebilir, elimizdekinin değerini bilelim.
Farelerin toplantısı
Bir gün fareler bir araya gelirler ve başlarına musallat olan bir kediden kurtulma planları yaparlar. Pek çok fikir öne sürülür. Hiç biri kabul görmez.
En sonunda genç bir fare kedinin boynuna bir çan asmayı önerir. Böylece kedi kendilerine yaklaşırken, farkına varacak ve kaçabileceklerdir. Bu öneri fareler tarafından alkışlarla onaylanır.
Bu arada, bir köşede sessizce onları dinlemekte olan yaşlı bir fare ayağa kalkar ve bu önerinin çok zekice olduğunu, başarılı olacağından hiç kuşkusu olmadığını belirtir. Fakat, der. Kafamı bir soru kurcalıyor. Aramızdan kim kedinin boynuna çan asacak?
Dersimiz; İyi plan yapmak ayrı, o planı gerçekleştirmek ayrıdır.
İnsanlar, İnsan olduğunu:
Çocukken; masal’lardan,
Büyüyünce; kitap’lardan,
İhtiyarlayınca da; arkalarında kalan yaşamlarından öğrenirler.
Bir işin ne olduğunu, nasıl yapılabileceğini biliyorken susanlar, harekesiz kalanlar olabilir. Ancak susmaları ve hareketsiz kalmaları topluma ve insanlığa ihanettir.
Tarih; haini de kahramanı da yazar.
Günün Sözü: Okumayan, düşünmeyen, ders almayan insanın zararı büyük olur.